Gazeteci Fatih Altaylı tutuklandı: ‘Cumhurbaşkanına Suikast ve Tehdit’ suçlaması – Tepkiler çığ gibi büyüyor - Videolu Haber

İSTANBUL (PHA) - Gülbahar SÜNGÜ - Gazeteci Fatih Altaylı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan "Cumhurbaşkanına suikast ve tehdit" suçlamasıyla çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı. Gözaltına alınmasının ardından 22 Haziran 2025’te İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Altaylı hakkında, yayınladığı bir YouTube videosundaki ifadeleri gerekçe gösterilerek tutuklama kararı verildi.

Soruşturmanın Gerekçesi: “Padişah Komplosu” Videosu Fatih Altaylı'nın 20 Haziran 2025 tarihli YouTube yayınında sarf ettiği ifadeler, savcılık tarafından “Cumhurbaşkanına yönelik açık tehdit” olarak değerlendirildi. Söz konusu videoda Altaylı'nın, “Bu millet padişahını boğmuş bir millettir, hoşuna gitmeyince bak nasıl vazgeçer” ifadesi, mahkeme tarafından “suikast ve tehdit kastı” içerdiği kanaatiyle değerlendirildi. Mahkeme gerekçesi şu ifadelerle yer aldı: “Fatih Altaylı'nın 26:53-29:42 dakikaları arasında söylediği ‘Uzak geçmişimize bak padişahı boğmuş bir milletiz. Azıcık huzurlu olalım, suikaste kurban giden Osmanlı padişahı komplosu gibi...’ sözleri Cumhurbaşkanına suikast ve tehdit suçunu oluşturduğu değerlendirilmiştir.” Altaylı'nın Savunması: “Tehdit Kastım Yok” Hakim karşısında ifade veren Altaylı, sözlerinin bağlamından koparıldığını belirterek, “Cumhurbaşkanına hakaret ya da tehdit kastım yoktur” dedi. Videonun seçilen kısmının maksatlı olarak cımbızlandığını belirten Altaylı, şunları söyledi: “Bu ifadelerden dolayı tehdit kastım olduğu sonucuna nasıl varıldığını anlamış değilim. Bu bir siyasi analizdir, bir tarihsel referanstır. Kaldı ki, benzer söylemleri daha önce AK Partili siyasetçiler de ifade etmiştir.” Tutuklama Kararı Sonrası Siyasetten ve Toplumdan Sert Tepkiler Yavuz Ağıralioğlu (Anahtar Parti Genel Başkanı): “Sayın Cumhurbaşkanı padişah mı ki, bu sözler tehdit olsun? Devletin vakarını ‘muhalefet edene parmak sallama’ keyfiyetine eşitlemekten kaçınmak devlet ciddiyetinin gereğidir.” Ali Babacan (DEVA Partisi): “Söz özgürlüğü artık suç kapsamına alınmışsa orada demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Fatih Altaylı’nın tutuklanması utançtır.” Canan Kaftancıoğlu (CHP): “İfade özgürlüğü, seçimle gelenlerin halkın tepkisine tahammül edebilmesiyle anlam kazanır. Altaylı'nın tutuklanması, korkunun ifadesidir.” Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: “Gazeteci Fatih Altaylı'nın düşünce açıklaması nedeniyle tutuklanması basın özgürlüğü açısından vahim bir tablodur. Düşünceyi cezalandırmak, demokrasiye ihanettir.” İstanbul Barosu: “İfade özgürlüğünü bu denli sınırlayan yargı kararları, toplumsal barışı ve hukuk devletine olan güveni zedelemektedir.” İktidara Yakın İsimlerden Farklı Tepki: "Sınır Aşılmıştır" Bazı hükümete yakın medya organları ve AK Partili milletvekilleri ise Altaylı’nın açıklamalarını “sistematik karalama ve tehdit” olarak nitelendirerek yargının kararını savundu. AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı: “Bunu ifade özgürlüğü olarak göremeyiz. Cumhurbaşkanına yönelik bu seviyesiz söylemler demokrasi değil, anarşi doğurur.” Hukukçulardan Değerlendirme: “Ceza Hukuku Alet Edilmemeli” Birçok bağımsız hukukçu, suçun unsurlarının oluşmadığını ve kamuoyunun baskısıyla yargının hareket ettiğini savundu. Ceza hukukunun, siyasal hesaplaşmaların aracı olmaması gerektiği vurgulandı. Sonuç ve Gözlem: Yargı, Siyaset ve Basın Özgürlüğü Üçgeni Fatih Altaylı'nın tutuklanması, basın ve ifade özgürlüğü ile yargı bağımsızlığı tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Siyasi partiler, meslek örgütleri ve hukukçular arasında ikiye bölünen değerlendirmeler, Türkiye'de ifade özgürlüğünün sınırları üzerine yeni bir tartışma başlattı. Gelişmeler Takip Ediliyor Altaylı’nın avukatları, karara itiraz edeceklerini belirtti. Kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu gelişme sonrası, gözler hem üst mahkemenin tutumuna hem de iktidar cephesinden gelecek açıklamalara çevrildi. Kaynak : PHA